ALLAH ile HASBİHAL

İletişim için tıklayın!

 


Ey sonsuz merhametin ve sevginin sahibi,


Beni yoktan var eden, ruhumu şekillendiren, kalbime ışığını koyan…

Sana korkuyla değil, sevgiyle içimi dökmek istiyorum. Birçok kişi sana sevgi kaynaklı değil, korkudan inanıyor. Ben sana hiçbir zaman korkarak inanmadım. Benim inancım sevgiden ve aşktan kaynaklıydı. Kendimi bildim bileli, ne zaman başım sıkışsa, ne zaman zorda kalsam, ne zaman hata yapsam ve kendimi yalnız hissetsem, her zaman senin rahmetine ve merhametine, şefkatine sığındım. Küçükken Kuran kurslarında bize, bir hata yaparsak, Allah'ın bizi yakacağını ya da Allah'ın bizi çarpacağını söylerdi hocalar. Ben hep düşünürdüm. Evreni ve iyi kötü her şeyi yaratan, yarattığı her şeyde sanatını bize gösteren Allah, kendi yarattıklarına nasıl bu kadar acımazsız olabilirdi ki! Ben aklım erdikçe araştırdım. Kendi bakış açıma göre inandım sana. Madem bizi sen yaratmıştın. Elbet merhametini ve rahmetini esirgemezdin bizden. Bir çocuk yanlış yaptığında, onu dünyaya getiren anne baba nasıl affediyorsa, senin de bir yanlış yaptığımızda bizi affedeceğine inandım. 


Müslümanım diyen herkes, şeytanı dışarda ararken, ben kendi içinize bakın dedim, kendi içime baktım. İnsanın cenneti de kendi içinde, cehennemi de. Şeytanı da kendi içinde, Melekleri de kendi içinde. İnsan iyilik güzellik düşünürse, iç dünyası cennete dönüşür. Kötülük, fitne düşünürse, iç dünyası cehennem olur. Sonra da ben şeytana uydum diyerek, kendini aklamaya çalışır. Sana olan inancım sonsuz. Ruhumu ve kalbimi Bektaşiliğe yakın hissediyorum. Bektaşi olmak için bazı ritüeller yapılıyormuş ama benim buna ihtiyacım olduğunu zannetmiyorum. Ben ruhen ve kalben Bektaşi'yim şu an. Bektaşiliğin öğretileri beni çok etkiledi. Sevdiğim adam Bektaşi ve O hangi yoldan gidiyorsa, ben de o yoldan gitmek istiyorum. Aşıklık bunu gerektirir. Bazı şeyler olması gerektiği için oluyor. Aklım, hissettiklerim, kalbimdeki aşk ve inancım beni bu noktaya getirdi. 


Ben aklım erdiğinden beri kendimi, beyaz ördeklerin arasına karışan siyah çirkin ördek yavrusu gibi gördüm. Diğer insanlardan farklı bir ruha sahip olduğum için, bu dünyaya ait değilmişim gibi geliyordu bana. Hep isyankar ve muhaliftim. Yaşamı ve kendimi sorgulamadığım tek bir günüm bile olmamıştır. Sonra bir gün, hiç beklemediğim bir anda kalbimde bir sevgi yeşerttin. Zihnime, ruhuma bir aşk yerleştirdin, gönlümü çiçek bahçesine döndürdün. Aşık olduğum insanı da yaratan sensin. Onun iç dünyasını, huyunu, suyunu, kalbini, ruhunu, zihnini en iyi sen bilirsin. Tıpkı benim ruhumu, iç dünyamı, kalbimi, zihnimi bildiğin gibi. 


Neden O insana aşık oldum diye sorgulamıyorum. Belki de bizi karşılaştırmanın sebebi, bizim bilemeyeceğimiz kadar derindir. Sen o adamın aşkını, sevgisini benim kalbime koyduysan, elbet vardır bunun da bir hikmeti. Artık kendimi çirkin ördek yavrusuna benzetmeyi bıraktım. Bu dünyada yaşama sebebimi, hayatı, kendimi sorgulamayı da bıraktım. Evet ben farklı bir ruha sahibim. Diğer insanlarla bu yüzden çok ters düşüyorum. Ben siyah bir çirkin ördek yavrusuydum ama ben kendimi böyle seviyorum. O çirkin ördek yavrusu da zaten ördek değildi, büyüdü kuğu oldu. :) Aşık olduğum adam da farklı bir ruha sahip. Belki de bizi bir araya getiren şey ikimizin farklılıklarıdır. Bir gün sevdiğim adam kendini bana anlatmak isterse, onu tanımama, ruhunu görmeme izin verirse, belki o zaman daha iyi anlarım bazı şeyleri. 


Ben on seneye  yakındır, ruhen ve kalben sevdiğim adama bağlıyım. Geçenlerde bir gün, sevdiğim adam yediği bir tokadın anısını anlatmıştı. Üniversite okurken bir tanıdığı tokat atmış yüzüne. Ben o satırları okurken, yanağımda patladı sanki o tokat. Elimi istemsiz yanağıma götürdüm. Yanağım yanıyordu, sanki sevdiğim adamın yüzüne atılan o tokadın beş parmak izi, benim yüzümde de belirmişti. Günlerce yanağım sızladı benim. Onu yaraladıklarında, hiç bir şeyden haberim dahi yokken, rüyamda onu hastanede aradığımı görmüştüm. Rüyalarımda bazen kabus görüyorum. Mesela rüyamda savaş çıkmış. Ben de korku falan yok. Çünkü rüya bile olsa, sevdiğim adam yanı başımda. Geçenlerde de rüyamda kıyamet kopacakmış. Her yerde kaos var. Ama ben sakinim. Çünkü sevdiğim adam, yine az ötemde, varlığıyla bana güç ve cesaret veriyor. Allah'ım senin gücün her şeye yetiyor.


Eskiden kabuslarımdan sıçrayarak uyanıyordum. Artık uyanmıyorum, çünkü sen sevdiğim adamı, en azından rüyalarımdan eksik etmiyorsun. Kendi uzaklarda olsa da, ruhu her daim benimle. Çok ilginç sürekli tekrarlayan bir rüyam vardı. Ben bir aracın şoför koltuğundayım ve araba son süratle gidiyor uçuruma. Panikle bağırıp duruyorum ve aracı durduramıyorum. O an korkuyla uyanıyordum her seferinde. Geçen hafta aynı rüyayı tekrar gördüm. Yine aynı aracın içindeyim ve son sürat uçuruma doğru gidiyorum. Bu sefer büyük bir soğukkanlılıkla el frenini çekip, aracı durdurmayı başardım. Uyanınca rüyamı düşündüm ve gülümsedim. :) O uzakta ama korkularımı yönetmeme yardım ediyor. Uzaklık, neye göre uzaklık. Madden uzakta ama manen her zaman kalbimde, zihnimde. Ruhu hep benimle birlikte. İletişim kuramasakta, telepatik bir bağ var aramızda. Yani benim açımdan var. Onun var mı bilmiyorum. O yarattığın güzel ruh, güzel insan bana güven veriyor, korkularımı yok ediyor.


Bu sıralar kendi içime dönebilmek için köşeme çekildim bir süre. Sürekli etrafında olmam onu sıkmış, bunaltmış olabilir. Onunda kafasını dinlemeye ihtiyacı vardır. Hacı Bektaşi Pirin söylediği gibi, önceliğimiz kendi içimize bakmak olmalı. İletişim kuramıyoruz uzun zamandır. Sana, sevdiğim adamı şikayet etmek istiyorum ama şikayet etmeye de kıyamıyorum. Beni kendinden mahrum ettiği için, benimle iletişim kurmadığı için, kızıyorum ona bazen. İçinde bulunduğu durumlar iletişim kurmaya elverişli olmayabilir diye düşünüyorum. O kendini böyle güvende hissediyor da olabilir. Saygı duyuyorum, tevekkül ediyorum ve sabrediyorum. Bizi sınıyor da olabilirsin. Bu durum bizim için bir sınavda olabilir. Ben sabırla beklerim ömrüm yettiği kadar.  Belki bir daha iletişim kurmamız da mümkün olmayabilir. Her şeye rağmen, O'nu beklemek çok güzel. Onu beklerken, kalbimdeki sevgiyi, aşkı da büyütmeye devam ediyorum. Sana hissettiğim aşk ise çocukluğumdan beri her zaman vardı. Sevdiğim adam yokken de, sen vardın benim kalbimde. Seni korkmadan sevmeye devam edeceğim. Kalbimdeki aşkla, önce senin rahmetine ve merhametine sığınıyorum. Sonra senin yarattığın, sevdiğim, O insanın hoşgörüsüne, merhametine ve şefkatine sığınıyorum. 


Senin varlığını tehdit ya da korku değil, sığınak biliyorum. Baktığım her şeyde, duyduğum her seste, dokunduğum her şeyde seni arıyorum. Bazen eksik, bazen hatalı da olabilirim. Ben içimdeki ışığı kaybetmemek için çabalıyorum. Senin yarattığın her güzellikte sanatını, izini görüyorum. Bir çiçeğin açışında, bir bebeğin gülüşünde, rüzgârın serinliğinde, bir kedinin bakışında sen varsın. Kalbime koyduğun sevgiyi büyütmek, ruhuma ektiğin iyiliği yeşertmek istiyorum. Sana ve sevdiğim adama layık bir ruh olabilmek için, her anımda sevgiyi, adaleti seçmeye çalışıyorum. Senin adaletin, şefkatin ve sonsuzluğun karşısında hayranlıkla eğiliyorum. Bana verdiğin nefese, kalbime koyduğun aşka, sevgiye, öğrenme isteğine şükrediyorum. Senin yolunda daha iyi bir insan olabilmek için kendime, güç ve sabır diliyorum.


Beni Yaradan, beni bilen, beni gören…

Sevginle, ışığınla, rahmetinle sar beni.

Sana aşkla, sevgiyle, şefkatle…

Bir ruh,
Bir kul.



20-03-2025


Perşembe

BAHAR

"Güzel günler sana gelmez,sen onlara yürüyeceksin."Mevlana

Yorum Gönder

Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.

Daha yeni Daha eski