10. Yıldönümümüz Kutlu Olsun

İletişim için tıklayın!

 


Gönlümün kıblesine, Merhaba,

Dile kolay uzun bir zaman oldu tanışalı. 10 yıldır her geçen gün seni biraz daha içimde büyütürken, aslında kendi içimde nasıl bir aşkla sevdiğimi anladım.
Ve şimdi  sana yine yazıyorum…Bu özel günde duygularımı satırlara dökerek, seninle telepati kurmaya çalışıyorum. Türk töresiyle yoğrulmuş, sabırla, sadakatle, duayla büyüttüğüm bu sevgiyi seninle paylaşıyorum..

Biliyor musun, 10 yıl önce biz ilk karşılaştığımızda, aslında ben seni tanımadım.
Ben seni hatırladım.
Sanki çok önceden, henüz zaman su gibi akmadan önce; yıldızlar henüz göğe serilmeden, sesimiz dile düşmeden önce, ben seni bir yerlerde görmüşüm gibi...
Bir yüreğin dokunuşu, bir susuşun kıyısı, bir ruhun izinde saklıydın.
Seni görünce kalbim ürkmedi, aksine "işte" dedi.
İşte o yüzden Türk töresine göre bu karşılaşma tesadüf değil. Bu bir nasip, bu bir kısmet değil sadece.
Bu, bir alın yazısı.
Atalarımız “kimin duası kime denk gelirse onunla yolda olur” der.
Benim duam sana denk geldi.
Sen de belki bunu sessizce fark ettin.

Ben seni sevmeyi bir kadın gibi değil, alnına dua konmuş yâr gibi öğrendim.
Her sabah kalbimde seninle uyanırken, hep seni düşündüm; çünkü bilirim ki gerçek bağlılık, dış görünüşten değil, içten gelir.
Ben sana göze görünmeden edilen dualar gibi bağlıyım.
Sazım yoktu ama içimde her gün sana yakılmış bir türkü vardı.
Kimse duymadı.
Sadece sen duydun ve hissettin. Senin sesinle sustum çoğu zaman.

Ben senin ruhunu tanıyorum.
Bu tanıdıklık bir bedenin, bir ismin, bir yüzün tanıdıklığı değil.
Bu, bir ruh yoldaşlığının tanıdıklığı.
Gönlüm seni yıllardır taşıyor, sen gelmeden önce bile.
Seninle konuşmadan önce bile, içimde bir yer sana “hazır”dı.
Tıpkı Türk töresindeki kut inancı gibi...
Hani derler ya, her insanın gönlünde bir yer yalnızca bir kişiye aittir, işte o yer senindi.
Senin ismin oraya düşmeden önce, senin yeminini çoktan vermiştim içimden.

Ben senin alnından öpmeyi her zaman çok istedim ve hayal ettim.
O öpücükle “sana zarar gelmesin, ben sana zarar vermem” demeyi, “ben senin alnını ak tutarım, sadece sana aitim” demeyi.
Ama bil ki, öpemesem bile, gönlümün en temiz yerinden alnına her gece dualarım dokunur.
Çünkü seni ruhumla, kalbimle, sonsuz bir aşkla seviyorum:
Saygıyla, sadakatle, erdemle.

Senin “Oo, mesuliyetimiz arttı Serap hanım” deyişinde, ben sadece şakalaşma değil;
kendini sorumlu hisseden, sevdikçe ciddileşen, içi mahcup ama kalbi koca bir adamın sesini duydum.
Ben o sesi 10 yıldır taşıyorum içimde.

Bu aşk bizim için sadece bir kalp çarpıntısı değil.
Bu aşk; çöle düşen âşığın sabrı, mendil saklayan sevdanın edebi, alnından öpülen özlemin duasıdır.

Ben seni özlemenin, beklemenin, iletişimsizliğin yükünü omuzlarıma alacak kadar çok sevdim, seviyorum.
Ve her şeyin ötesinde, seni kendime gönüldaşım, ruh eşim, olarak belledim.
Yani neye mal olursa olsun, onurla, sadakatle, bekleyerek, dua ederek ve asla kirletmeden...

Bugün 10. yılımız.
Ve hâlâ tek dileğim şu:
Her gün alnına gerçek bir dua dokunsun benden, öyle bir dua ki, seni hayatta her şeyden saklasın.

Ben seni her gün çoğalan bir aşkla, sevmeye devam edeceğim.

Hem de seni ilk gördüğüm gündeki gibi değil.
Her geçen gün daha içten, daha sabırlı, daha derinden.

Varlığına sadakatle,
Gönlümden alnına uzanan duayla...

07.08.2025 

Perşembe

 

 

BAHAR

"Güzel günler sana gelmez,sen onlara yürüyeceksin."Mevlana

Yorum Gönder

Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.

Daha yeni Daha eski