Merhaba ışığım,
Bugün sana çocukluğumdan itibaren eğitim hayatımı ve azimli mücadelemi anlatmak istiyorum. İlkokulda sınıfımın ve okulumun en başarılı kız öğrencisiydim. Bana “Ne olacaksın, okuyup?” diye sorduklarında “Gizli asker olacağım.” diyordum. “O ne demek?” diyorlardı. “Sivil görev yapacağım, kimse anlamayacak asker olduğumu.” diyordum. O tarihlerde tek kanallı TRT dışında kanal yoktu. İnternet yoktu zaten. 9 yaşında bir kız nereden böyle bir ideale tutunmuştu, bilmiyorum. Çocukluk hayalim buydu işte.
5. sınıfta, okulumuzun müdürü babamı okula çağırıp kız öğrencilerden sadece beni kolej sınavlarına sokmak istediğini ve bu konuda babamın onayını istedi. Çünkü kolej sınavları sadece büyükşehirlerde yapılıyordu. Bizim okuldan iki otobüs erkek öğrenci ve sadece kız öğrencilerden ben sınava gitmiştim. İki puanla kolej sınavlarını kazanamadım. Babam “Okul hayatın kazansaydın devam edecekti.” dedi. Yarım ağızla 10 yaşındaki kızına “Okumak istiyor musun?” dedi. Beni destekleseler okumaya devam ederdim ama özellikle annem hiç destek olmadı.
Birkaç sene eve hapsoldum. Geceleri gizli gizli kitap okuyordum annemle babam uyuduktan sonra. Kırmızı gece lambası ışığında, o gecenin sessizliğinde kitapların içinde yolculuk yapıyordum. Elektrik yok muydu dersen? Vardı ama babam izin vermiyordu gece oturmama. Ben de gizlice okuyordum. Gündüz evde sessiz ortam bulamıyordum.
Sonra babama “Beni terzilik kursuna yollar mısın?” dedim. Annem de destek oldu bu kursa. Bir mesleğim olur diye düşündüler. Bir sene bu kursa gittim. “Yeteneklisin.” demişti hocam. Mağazada vitrinde gördüğüm modeli eve gidip aklımdan çiziyordum ve aynısını tasarlayıp dikiyordum. Hoca bile şaşırmıştı görünce. Belgemi aldıktan sonra, bir sene ücretli terzilik yaptım evde. Daha sonra kadınların kaprislerine dayanamadım, bunalttılar beni. Darlandım ve bu işin bana göre olmadığına karar verdim.
Bunun dışında bekarken başka bir meslek ya da iş yapmadım. Annem dışarda çalışmama izin vermedi. İnatla karşı çıktı buna. Her zaman gözünün önünde olacakmışım. Evde tek çalışmayan kız bendim. Diğer üç kız kardeşime destek oldu. Çalışmalarına da onay verdi. Daha önce yazdığım gibi, ben o evin çirkin ördek yavrusuydum.
22 yaşımda evlendirildim. Çocukken, bekarken yapamadığım her şeyi yapmak istiyordum. Okumaya devam etmek vs. Çalışmak ve yeni şeyler öğrenmek konusunda çok azimliydim.
Oğlum üç yaşındayken gittim, açık ortaokulun sözel bölümüne kayıt oldum. Babam ve çocuklarımın babası “Okuyup ne yapacaksın?” dedi. Onları dinlemedim. Ortaokulu bitirdim, liseye geçtim. Açık lisede de sözel bölümünü seçtim. İş hayatına çocukları bırakacak kimsem olmadığı için giremedim ne yazık ki! Açık liseyi de başarıyla bitirdim. O arada stilistlik kursuna başladım. Giysi tasarımı, çizimi öğreniyordum. Hocam çok beğeniyordu tasarımlarımı. İmkân olursa çizimlerimden örnekler yollarım sana.
Kızım okula başlayınca PC aldım eve oğlumun isteğiyle. O zaman çok yeniydi internet teknolojisi. Gittim önce PC donanım kursuna kayıt oldum. O bitince web tasarımı ve kodlama kursunu bitirdim. Çocuklarıma her zaman okumanın, öğrenmenin ne kadar güzel olduğunu aşıladım. Günlük okuma saatimiz vardı. İki çocuğumla benim yatağıma girerdik. Ortada ben, iki yanımda çocuklarım yarım saat kitap okurduk. Kitap okuma alışkanlığını böyle kazandılar. Hatırlıyorum, oğluma ilk aldığım kitabı. Notre Dame’ın Kamburu idi. Oğlum okurken gözleri yaşlanmıştı yanımda. Quasimodo onu çok etkilemişti. İki çocuğum da hâlâ kitap okumayı, okuyup araştırmayı çok seviyorlar.
Sonra üniversite sınavını kafama koydum. Karar verdim, kızımla aynı sene girecektim sınava. Sözelci olduğum için sözel bölüm istiyordum. Ama temelim eksikti. Bunu tamamlamak için diksiyon kursuna kayıt oldum. Orada imla kuralları da dahil eksiklerimi tamamlayacaktım. Hocamız edebiyat öğretmeniydi. Bir gün bana “Kendi yazdığın bir şeyi okur musun sınıfa?” dedi. Tatil yazım var ya, babamın köyünü anlattığım, onu okudum. Okumam bittiğinde baktım hocamızın gözünde yaşlar vardı. Rahmetli babasını hatırlatmış yazım ona. Bana dedi ki: “Sen kitap yazmalısın. Çok yeteneklisin. Ben edebiyat hocasıyım; bu yetenek herkeste olmuyor.” dedi. “Ben biliyorum, sen ileride kitap çıkaracaksın.” dedi.
Ben hocaya “İçimden yazmak gelmiyor şu an.” dedim. O kursu da başarıyla bitirdim.
Bu arada şunu da ekleyeyim: İki çocuğuma da benden genetik yazma yeteneği geçmiş. Kızım iki sene Hong Kong’da bir yazarlık sitesinde İngilizce roman yazıp para kazandı. Oğlum da reklam ajansında çalışıyor ve senaryo, reklam metni falan yazıyor.
Üniversite sınavına gireceğimi söyledim herkese. Önce babam karşı çıktı yine. Sonra çocuklarımın babası yine “Okuyup ne yapacaksın?” dedi. Bu benim hayalim dedim. Biraz dırdır etti. Sonunda masaya yumruğumu vurdum. “Ben bir şekilde bu sınava girip okuyacağım.” dedim. Kararlılığımı görünce sustu. Üniversite sınavındaki sözel sorular zaten yorum soruları. Benim gibi çok kitap okuyan biri için zor olmazdı çözmek.
Bu arada şunu da eklemek isterim: Üniversite sınavına girmemde senin de büyük payın var. Senin varlığın ve kalbimdeki, zihnimdeki aşkın güç verdi bana. Ben senin sadece ruhuna değil, aklına, zekâna, zihnine de âşık olmuştum.
Kızımla üniversite sınavına aynı gün birlikte girdik. İkimiz de İstanbul Üniversitesi’ni kazandık. Babam sonuçlar açıklanınca telefon etti. Kızımı telefona istedi. Onu tebrik edecekmiş. “Baba, ben de kazandım.” dedim. “Seni tebrik etmeyeceğim.” dedi. O an boğazımda bir düğümlenme oldu. Zor tuttum kendimi ağlamamak için. Kızım ve oğlum sarıldı, tebrik etti. Etrafımdaki insanların yoluma taş koymaya çalışması beni yıldırmadı hiçbir zaman.
Kızım, Yunan Dili ve Edebiyatı bölümüne girecekti ama senin tavsiyenle yanlış bir bölümü seçti. Bir sene o bölümde okudu ve bıraktı. Yeniden sınava girip doğru bölümü seçti. Şimdi o bölümü bu sene bitirecek. Ben ise Tarih Lisans Bölümünü seçtim. İkinci sınıftayım şu an. Ancak sağlık sorunlarım nedeniyle ara vermek zorunda kaldım. Gerekirse bir daha sınava girerim, başka bir bölüm seçerim. Ama eninde sonunda bitiririm.
Ben pes etmek nedir bilmiyorum. Bana engel olmaya çalışanlara izin vermedim. Kimseye asla boyun eğmedim, eğmem de. Sadece kalbimdeki aşka ve sana boyun eğdim. Ne kadar asi olduğumu yazdıklarımdan anlıyorsundur. Ama sana ne asilik yapabiliyorum, ne de sana kızabiliyorum. Bir kere kızdım, onda da “Kendinizi ifade ettiğiniz için teşekkür ederim.” yazıp utandırdın beni.
DM kutunun sürekli bozuk olması beni üzüyor. Başka bir yol bulman için sana isyan etmek istiyorum, ama bunu da yapamıyorum. Senin hiçbir konuda kendini baskı altında hissetmeni istemiyorum.
İşte böyle, güzel insan. Kafamda yeni projelerim var. Hayat ve mücadele devam ediyor. Ben sabit bir noktada duramam hiçbir zaman. Sürekli ilerlemem, yeni bir şeyler öğrenmem, yapmam lazım. Bu yolda en büyük destekçim senin hayatımdaki varlığın ve kalbimdeki sonsuz aşkındır.
Sevgilerimle...
29 Kasım 2024--Saat:17:00
Cuma