Bahar her şey yolunda giderken erkek
asistanlardan birinin askıntı olması yüzünden, asistanla kendine hakim olamayıp
kavga etmişti. Bu hastaneye geldiğinden beri ona ilgi duyan onunla gezip tozmak
isteyen erkekler olmuştu ama o hiç birini umursamamıştı. Gözü doktordan başka
kimseyi görmüyordu. Bu hastaneden biriyle olmadık bir dedikodusu bile çıksa
doktor bunu mutlaka duyardı bunu biliyordu.
İşte bu yüzden hiç bir zaman
cıvıklığa tahammülü yoktu. Erkek asistana fırçayı bastı bir güzel sonra
koridorda gördüğü doktora sinirle;
-Umarım mutlusundur şimdi, yardımcı asistanın
yapacağını yaptı yine, diyerek yoluna devam etti.
Doktor birazdan telefon ederek;
-Bahar derdin ne yine senin? Odama gel!
Bahar, daha önceden yaşadığı deneyimlerden her an her şey olabileceğini bildiği için hazırlıklıydı. Kapıyı tıklayarak doktorun odasına girdi.
-Buyurun doktor bey.
-Derdin nedir sürekli sözlerinle iğneleyip duruyorsun beni. Anlat bakalım derdini. Asistanım ne yapmış? Bahar olayı özetleyerek anlattı ve kavganın sebebini açıkladı.
Doktor birazdan telefon ederek;
-Bahar derdin ne yine senin? Odama gel!
Bahar, daha önceden yaşadığı deneyimlerden her an her şey olabileceğini bildiği için hazırlıklıydı. Kapıyı tıklayarak doktorun odasına girdi.
-Buyurun doktor bey.
-Derdin nedir sürekli sözlerinle iğneleyip duruyorsun beni. Anlat bakalım derdini. Asistanım ne yapmış? Bahar olayı özetleyerek anlattı ve kavganın sebebini açıkladı.
Doktor;
-Bahar sen menopoza falan mı girdin? Bu hastaneye geldiğin günden beri olaysız bir günün geçmedi. Bir sakin ol ya! Benim yeterince işim başımdan aşmış. Bir de seninle mi uğraşacağım? Sürekli birileriyle kavga ediyorsun yada tartışıyorsun. Madem rahatsız oluyorsun cevap verme sana bir şey söyleyen olduğunda bir kerede susmayı dene!
Bahar ''size iyi günler doktor bey'' diyerek odadan çıktı. Doktorun konuşma tarzı asabını çok fena bozmuştu. Bir an öfkeyle yine işi bırakmayı düşündü ama sonra vazgeçti. Yok bu sefer ne yaparsa yapsın pes etmeyecekti.
Telefonu eline alıp doktoru aradı;
-Doktor bey, kusura bakmayın kırıcı bir söz söylememek adına odanızdan hemen çıkmayı tercih ettim. Yalnız şunu söylemek isterim. Size söylendiğinde sizi rahatsız edeceğini düşündüğünüz sözcükleri sizin de başkalarına söylememeniz gerekiyor. O yüzden sanmayın ki aciz bir insanım söyleyecek söz bulamadım. Sadece sizi kırmamak için susmayı tercih ettim. Doktorun sesi çıkmadı telefonu kapadı.
Bahar masasında boş zaman bulduğunda içinden bir şeyler geldiğinde defterine karalıyordu. Tam defterine bir şeyler yazıyorken doktor odasından çıktı ve;
-Hayırdır roman mı yazıyorsun?
-Zaman buldukça bir şeyler karalamaya çalışıyorum.
Doktor;
-Okuyabilir miyim ben de? diye sordu.
-Tabi ki okuyabilirsiniz...
-Doktor bey, kusura bakmayın kırıcı bir söz söylememek adına odanızdan hemen çıkmayı tercih ettim. Yalnız şunu söylemek isterim. Size söylendiğinde sizi rahatsız edeceğini düşündüğünüz sözcükleri sizin de başkalarına söylememeniz gerekiyor. O yüzden sanmayın ki aciz bir insanım söyleyecek söz bulamadım. Sadece sizi kırmamak için susmayı tercih ettim. Doktorun sesi çıkmadı telefonu kapadı.
Bahar masasında boş zaman bulduğunda içinden bir şeyler geldiğinde defterine karalıyordu. Tam defterine bir şeyler yazıyorken doktor odasından çıktı ve;
-Hayırdır roman mı yazıyorsun?
-Zaman buldukça bir şeyler karalamaya çalışıyorum.
Doktor;
-Okuyabilir miyim ben de? diye sordu.
-Tabi ki okuyabilirsiniz...
Doktor defteri baharın elinden aldı okumaya
başladı.
İnce bir çizgideyim
Aşkla nefret arasında.
Bir adım atıyorum nefrete
Sonra bir adım aşka
Buluveriyorum kendimi
Bir savaşın ortasında…
Seni;
Hücrelerine kadar parçalasam
Her bir parçanı atsam,
Uzay boşluğuna
İçimdeki bu öfke dinmezdi,
Eğer, şu sol yanım seni korumasa...
Diyordu şiirinde Bahar...
-Bu şiiri rüyanda mı gördün?
-Hayır bu şiir gerçek sana yazdım her kelimesini.
-O zaman bir kere daha okuyayım, dedi gülümseyerek doktor ve şiiri bir kez daha okudu.
Defteri uzatırken Bahar'a;
-Ben bu hastaneye hiç gelmezsem sen ne yaparsın? dedi.
Bahar;
-Senin olmadığın bir yerde ben de olamam, dedi.
Doktor bir şey söylemedi yine her zaman ki sessizliğine büründü ve odasına girip kapısını kapattı.
Bahar bu yaşına kadar her türlü insanla çok rahat iletişim kurmuş, her türlü ortamda dikkat çeken bir insan olmuştu. En anlaşılmaz, ulaşılmaz insanların bile hassas, zayıf bir noktasını bulup gönüllerini kazanmayı başarmıştı. Her türlü geçimsiz insanla kolayca geçinmeyi başarmış biriydi. Ama bu doktorla bir türlü doğru düzgün bir iletişim kurmayı başaramamıştı. Doktorla arasında susarak iletişim çok iyiydi ama karşılıklı konuşma konusunda sınıfta kalıyorlardı. Bazı insanlar susarak konuşurmuş, onların iletişim tarzı da böyleydi. Doktorla birazda yapı olarak dediğim dedik oldukları için her konuda inatlaşıyorlardı. Doktorun tahammül edemediği de buydu belki. Her insana söz geçirebiliyorken bir kadınla baş edememek sinirini bozuyor olabilirdi. Bahar'ın her konuya muhalefet olması da cabasıydı.
Beyin cerrahi servisinden Bahar'ı arayan doktor odasındaki masanın üzerinden bir kağıdı istedi. Bahar her yere baktı ama doktorun tarif ettiği kağıdı bulamadı.
Doktor kağıdı bulamadığını öğrenince kendi gidip aramaya karar verdi. Odasında aramadığı yer kalmadı ama doktor masasının üzerine koyduğu bir not kağıdını bir türlü bulamıyordu sonunda Baharı çağırıp sordu;
-Masamın üzerine bir not yazıp koymuştum görmedin mi sen o kağıdı?
-Ben bu sabah masanın üzerindeki küçük kağıtları çöpe atmıştım.
-Sen beni delirtecek misin? İyi halt ettin peki bana sordun mu bu kağıtları ne yapayım diye? Çabuk çöpten bul attığın o kağıdı!
-Çöpü dışarıdaki çöpe dökmüştüm nasıl bulayım şimdi o kağıdı?
-İyi halt yedin. O not çok önemliydi ne olacak şimdi?
-Ağzınızı bozmanıza gerek yok. Oldu bir kere. Bir daha olmaz. Bundan sonra size sormadan not kağıtlarınıza elimi sürmem. Ayrıca bir kağıt parçası için böyle kalp kırmak ne kadar doğru?
-Kalbin kırıldıysa seni burada zorla tutan yok Bahar hanım işine gelmiyorsa çeker gidersin! Hatta çok istiyorsan ben hemen seni kovabilirim!
-Patronum sizsiniz, siz bilirsiniz!
Sonra bir adım aşka
Buluveriyorum kendimi
Bir savaşın ortasında…
Seni;
Hücrelerine kadar parçalasam
Her bir parçanı atsam,
Uzay boşluğuna
İçimdeki bu öfke dinmezdi,
Eğer, şu sol yanım seni korumasa...
Diyordu şiirinde Bahar...
-Bu şiiri rüyanda mı gördün?
-Hayır bu şiir gerçek sana yazdım her kelimesini.
-O zaman bir kere daha okuyayım, dedi gülümseyerek doktor ve şiiri bir kez daha okudu.
Defteri uzatırken Bahar'a;
-Ben bu hastaneye hiç gelmezsem sen ne yaparsın? dedi.
Bahar;
-Senin olmadığın bir yerde ben de olamam, dedi.
Doktor bir şey söylemedi yine her zaman ki sessizliğine büründü ve odasına girip kapısını kapattı.
Bahar bu yaşına kadar her türlü insanla çok rahat iletişim kurmuş, her türlü ortamda dikkat çeken bir insan olmuştu. En anlaşılmaz, ulaşılmaz insanların bile hassas, zayıf bir noktasını bulup gönüllerini kazanmayı başarmıştı. Her türlü geçimsiz insanla kolayca geçinmeyi başarmış biriydi. Ama bu doktorla bir türlü doğru düzgün bir iletişim kurmayı başaramamıştı. Doktorla arasında susarak iletişim çok iyiydi ama karşılıklı konuşma konusunda sınıfta kalıyorlardı. Bazı insanlar susarak konuşurmuş, onların iletişim tarzı da böyleydi. Doktorla birazda yapı olarak dediğim dedik oldukları için her konuda inatlaşıyorlardı. Doktorun tahammül edemediği de buydu belki. Her insana söz geçirebiliyorken bir kadınla baş edememek sinirini bozuyor olabilirdi. Bahar'ın her konuya muhalefet olması da cabasıydı.
Beyin cerrahi servisinden Bahar'ı arayan doktor odasındaki masanın üzerinden bir kağıdı istedi. Bahar her yere baktı ama doktorun tarif ettiği kağıdı bulamadı.
Doktor kağıdı bulamadığını öğrenince kendi gidip aramaya karar verdi. Odasında aramadığı yer kalmadı ama doktor masasının üzerine koyduğu bir not kağıdını bir türlü bulamıyordu sonunda Baharı çağırıp sordu;
-Masamın üzerine bir not yazıp koymuştum görmedin mi sen o kağıdı?
-Ben bu sabah masanın üzerindeki küçük kağıtları çöpe atmıştım.
-Sen beni delirtecek misin? İyi halt ettin peki bana sordun mu bu kağıtları ne yapayım diye? Çabuk çöpten bul attığın o kağıdı!
-Çöpü dışarıdaki çöpe dökmüştüm nasıl bulayım şimdi o kağıdı?
-İyi halt yedin. O not çok önemliydi ne olacak şimdi?
-Ağzınızı bozmanıza gerek yok. Oldu bir kere. Bir daha olmaz. Bundan sonra size sormadan not kağıtlarınıza elimi sürmem. Ayrıca bir kağıt parçası için böyle kalp kırmak ne kadar doğru?
-Kalbin kırıldıysa seni burada zorla tutan yok Bahar hanım işine gelmiyorsa çeker gidersin! Hatta çok istiyorsan ben hemen seni kovabilirim!
-Patronum sizsiniz, siz bilirsiniz!
Doktor cevap vermedi. İyice sinirlendi, gerildi. Bahar, doktorun bu öfkeyle onu kovacağını yada hastaneden attıracağını beklerken doktor ceketini alıp odadan çıkıp gitti.
İstemeden doktoru yine çok sinirlendirmiş ve üzmüştü. Doktora zaafı vardı. Belli ki doktorunda ona karşı zaafı vardı. Her ne kadar belli etmese de bu son olaydan böyle bir sonuç çıkıyordu. Bahar'ın bir an içinde çok derinde bir yer sızladı. Belki de tamamen ortadan kaybolmalıyım. O ben olmayınca en azından daha huzurlu olur. Benim yüzümden adam delirecek bu gidişle diye düşündü. Bazı şeyler elinde değildi. Her zaman kendi bildiğini okumuştu ve kendi inandığını savunmuştu. İki duygunun arasında yaşadığı bu gelgitler Bahar'ı allak bullak etmiş ne yapacağını bilmez bir hale getirmişti.
Doktorun iyiliği için temelli gitmesi gerekiyorsa bunu da hiç düşünmeden yapardı. Bahar hayatında her zaman zor olan yolu seçmişti. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Çantasını alıp kısa bir süre sonra hastaneden o da ayrıldı. Doktorun o gergin yüz ifadesi gözünün önünden gitmiyordu. Ani bir karar verdi. İlk önce cep telefonunu kapatıp çöpe attı. Daha sonra eve gidip evdeki telefonun kablosunu kopardı attı bir kenara. Evden hiç bir yere çıkmayacaktı artık. Yatağına uzandı elinde sahip olduğu tek şey olan doktorun kartvizitini aldı. Doktorun ismini parmağıyla okşayarak gözlerini kapadı. Kulağında doktorun o sıcacık sesiyle ve doktorun silüetiyle derin bir uykuya daldı.
........
Doktor Bahar'ın birden ortadan kaybolmasına bir anlam verememişti. Gözleri hastanede sürekli onu arıyordu. Nasılsa öfkesi geçince gelir diyordu. Uzunca bir zaman geçtikten sonra merak etmeye başladı. Hastane yönetimini arayarak Bahar hakkında bilgi almaya çalıştı. Bahar'a telefon etti ulaşılamıyor mesajıyla karşılaştı. Adresini araştırdı uyduruk bir adres vermişti hastane kayıtlarındaki adres yanlıştı. Doktor her sabah bir haber alırım umuduyla hastaneye erkenden gelmeye başlamıştı. Bu sefer çok gittim kızın üzerine kaldıramadı diye düşünüyordu. Zaten kırılgan bir yapısı var bende öyle konuşunca çok dokundu kıza yoksa böyle uzun süre gelmemezlik yapmazdı.
Oysa kaç
kere söylemişti Bahar'a; ''ben sinirliyken kırıcı olabilirim stresli bir işim
var o yüzden sen bana bakma,'' diye. Aradan 3 ay geçti. Bahardan hiç bir haber
yoktu. Sanki yer yarılmış içine girmişti. Doktorun her baktığı yerde gözleri
onu arıyordu. Bir akşam üzeri yardımcısı odasını aradı.
Bir randevusu olduğunu ve yarım saat sonra hastanede olacağını söyledi. Doktor, ''beyin cerrahi bölümünde ufak bir işi olduğunu ve hastayı gelince odaya almasını'' söyleyerek telefonu kapadı.
Doktor odasına döndüğünde kapıda bekleyen yardımcısına;
- Mesai saati bitmek üzere siz gidebilirsiniz. Ben bu hastayı muayene ettikten sonra çıkacağım dedi. Ve odasına girdi. Muayene masasına dönüp baktığında gözlerine inanamadı.
Bahar muayene masasının üzerinde oturuyordu ve hüzünlü gözlerle ona bakıyordu . Doktor Bahar'a yaklaştı;
-Neredeydin sen? Neyin var hasta mısın? Nereye kayboldun ne zamandır ortalarda yoktun?
Bir randevusu olduğunu ve yarım saat sonra hastanede olacağını söyledi. Doktor, ''beyin cerrahi bölümünde ufak bir işi olduğunu ve hastayı gelince odaya almasını'' söyleyerek telefonu kapadı.
Doktor odasına döndüğünde kapıda bekleyen yardımcısına;
- Mesai saati bitmek üzere siz gidebilirsiniz. Ben bu hastayı muayene ettikten sonra çıkacağım dedi. Ve odasına girdi. Muayene masasına dönüp baktığında gözlerine inanamadı.
Bahar muayene masasının üzerinde oturuyordu ve hüzünlü gözlerle ona bakıyordu . Doktor Bahar'a yaklaştı;
-Neredeydin sen? Neyin var hasta mısın? Nereye kayboldun ne zamandır ortalarda yoktun?
Bahar konuşmuyordu doktorun eline uzanıp elini tuttu sımsıkı ve avucuna beyaz bir papatya bırakıp avucunu sıkıca kapattı ve doktoru kendine doğru çekti. Kollarının altından doğru doktora sımsıkı sarıldı başını doktorun göğsüne dayadı. Doktorun beyni uyuşmuştu sanki. Sanki bir kelime daha söylerse Bahar yok oluverecekmiş gibi tedirgin bir şekilde kollarını Baharın saçlarının altından geçirerek boynuna sımsıkı sarıldı. Yüzünü Bahar'ın boynuna bastırıp kokusunu iyice içine çekti ve kulağına sessizce bir şeyler fısıldamaya başladı;
- Bahar bir daha kaybolma, gitme bir yere! Çok özledim seni! diyerek daha sıkı sarıldı Bahar'a. Odada sadece ikisinin nefes alıp verme sesi duyuluyordu. Garip bir sessizlik sarmıştı odayı.
...
Birden doktor omuzundan sarsıldığını hissetti. Bir el omuzundan tutmuş onu sarsıyor Bahar'dan ayırmaya çalışıyordu. Gözlerini zorlukla açan doktora, temizlikçi kadın;
-Doktor bey, bir saat önce geldim uyuyakalmıştınız koltuğunuzda ben de önce diğer odaları temizledim. Şimdi müsade ederseniz burayı temizlemem lazım.
Doktor koltuğunda doğrularak;
-Ayşe hanım siz miydiniz bir an uyku hali kim olduğunuzu çıkaramadım kusura bakmayın. Bana yardımcım Bahar hanımı çağırır mısınız? Kadın;
-Bahar hanım kim doktor bey? Sizin yardımcınızın adı Pınar, Bahar değil ki! diyen temizlikçi kadına tuhaf bir şaşkınlık içinde bakan doktor;
-Ayşe hanım sen kaç yıldır bu hastanede çalışıyorsun?
-On yılı geçti doktor bey.
-Benim Bahar diye bir yardımcım hiç olmadı mı peki?
- Ben bu hastanede Bahar adında bir çalışanla henüz karşılaşmadım. Doktor eline telefonu alıp beyin cerrahisi servisine telefon etti.
-Hemşire hanım bizim bölümde çalışan gönüllü grubunda Bahar diye bir hanım çalışıyor mu ya da daha önce hiç çalıştı mı diye sordu. Hemşire;
-Doktor bey, hayır çalışmadı, Çalışsa bile ben kesin bilirdim. Bildiğiniz gibi 5 senedir bu bölümde hemşirelik yapıyorum.
Doktor hemşireyi dinlerken bir yandan da sıkıca kapatttığı diğer avucuna bakıyordu. Telefon elinden kayıp yere düştü. Yavaşça avucunu açıp baktığında gördü ki; beyaz bir papatya her şeye inat avucunda tüm gerçekliğiyle etrafa Bahar'ın kokusunu yayıyordu...
******
*****
***