Bahar ve doktor sanki hiç bir şey konuşmamışlar gibi sıradan rutin işlerle
ilgileniyorlardı. Doktor kendi kendine bakalım ne zaman patlayacak, ne kadar
dayanabilecek, ne kadar sürecek bu iyi hali Bahar'ın diye düşünüyordu.
Bahar ise doktorun sessizliğinin hayra alamet olmadığını düşünüyordu. İçinde bir sıkıntı vardı ve patlayacakmış gibi hissediyordu. Aradan bir ay gibi bir zaman geçmişti. Bir sabah Bahar'ın hazırladığı randevu listesini hemşirenin biri kendi kafasına göre değiştirmiş.
Bahar hemşireyle kısa bir tartışma yaşamıştı.Doktorun randevu listesiyle o ilgileniyordu ve başka birinin karışmasından çok rahatsız olmuştu. Doktor odasına gelince içeri girip olan biteni anlattı ve doktordan hemşireyle konuşmasını rica etti.
Çantasını kaptığı gibi hiç oyalanmadan hastaneden çıktı. Dışarıda yağmur çiselemeye başlamıştı. Biraz yürümeye karar verdi. Çok dolmuştu içi daha fazla tutamadı gözyaşlarını, bıraktı çiseleyen yağmura.
Uğraşamam böyle hastalıklı insanlarla, biraz daha kalsam kafayı yiyecektim.Yok yok uzak durmak lazım böyle kendini bir şey zanneden ukala, güven vermeyen insanlardan mümkün oldukça uzaklaşmak lazım! diye içinden geçirdi. Gitmeyecekti bir daha o hastaneye o dengesiz, suratsız doktoru da görmeyecekti bir daha. Saatlerce çiseleyen yağmurun altında yürüdü ve hava kararmaya başlayınca evin yolunu tuttu.
Bahar yeni bir iş arayışına girmişti. Hiç durmadan kendine uygun bir iş aramakla meşguldü. Gönüllü yapılabilecek işleri de arada gözden geçiriyor uygun bir şey bulurum belki diye o seçeneği de bir kenarda tutuyordu. Gazete ilanlarına bakarken bir ilan gördü ve altını çizmek için çantasından kalem almaya çalışırken yere bir katvizit düştüğünü fark etti. Kartviziti eline aldığında doktorun kartviziti olduğunu anladı.
Bir an midesinde bir sızı hissetti. Doktoru ne kadar çok özlediğini onun isminin yazılı olduğu kartviziti gördüğünde daha iyi anlamıştı. Parmağıyla doktorun yazılı ismini okşadı. Karar verdi ertesi sabah hastanenin karşısındaki kafeye gidip doktoru görmek için onun geliş saatini bekleyecekti. Sabah olunca sanki bayram sabahına hazırlanır gibi özenle hazırlanıp evden çıktı.
Kafeye pencereye yakın bir yere oturup beklemeye başladı. Doktorun arabası az ilerde durdu. Doktor kendinden emin bir halde arabasından indi. Yüzü kafeye dönüktü. Bahar'ın o an sanki yüreğinden yüzlerce kuş kanat çırparak gökyüzüne havalanmıştı. Garip bir sevinç kapladı içini. ''Çok özlemişim seni çok, seni görünce daha da arttı bu özlemim'' diyordu içinden. Artık anlamıştı ki bu suratsız doktoru görmeden yapamayacaktı bundan sonra. Özlem içinde bir sızıya döndüğünde koşup gidiyordu uzaktan da olsa doktoru görmeye ve böyle tam 2 ay geçti. Sonunda içindeki o adını koyamadığı güç galip geldi ve tekrar hastaneye gidip gönüllü çalışmaya karar verdi. Doktorun kızacağını biliyordu. Çünkü istifa mektubunu verip açıklama yapmadan hemen hastaneden ayrılmıştı. Her şeyi göze almıştı artık. Kızsa da sorun etmeyecekti. Zaten bağışıklık kazanmıştı doktorun olumsuz davranışlarına ve onu yerden yere vurmasına alışmıştı artık.
Beyin cerrahi bölümünde her zaman ki gibi hastalarla moral amaçlı sohbet ederken birden doktor geldi. Göz göze geldiler doktor hastaların hatırını sorup odadan çıktı. Bahar sanki orada yokmuş gibi davranıyordu.''Havan batsın'' dedi içinden Bahar. Peşinden koşar adımlarla doktorun odasına kadar gitti. Doktor suskun bir şekilde ona bakıyordu.
Bahar sakin bir ses tonuyla;
-Doktor bey, ben yeniden gönüllü olarak sizin beyin cerrahisi bölümünde çalışmaya başladım. Merak etmeyin sorun çıkarmaya niyetim yok sadece işimi yapacağım. Sizi de hiç bir şekilde rahatsız etmeyeceğimden emin olabilirsiniz. Her insan hata yapabilir ben de bazı hatalar yaptım bunun için sizden özür diliyorum. Söz veriyorum aynı hatalar bir daha olmayacak, dedi.
Doktor cevap vermedi. Kalktı odadan çıkıp gitti. Bahar derin bir nefes aldı artık onun bu hastalıklı davranışlarına fazla takılmamaya çalışacaktı. ''Duvar'' işte ne söylesen boş dedi kendi kendine.
Hiç bir şey olmamış gibi yeni bir sayfa açan Bahar sadece işiyle ilgileniyor kimseye kulak asmıyordu artık. Doktordan uzak duruyordu ama onu her seferinde onu gördüğünde içinde garip bir sızı hissediyordu.
Ertesi gün, Beyin cerrahi bölümünde görevli hemşire yanına gelip;
-Bahar hanım doktor bey sizi odasına çağırdı, dedi. Bahar peki diyerek doktorun odasına gidip kapıyı tıkladı. Doktor girin deyince sakin bir şekilde içeriye girdi.
Doktor;
-Seni affetmedim henüz bunu aklından çıkarma! Benden uzak dur! Ayağını denk al bu hastanede yoksa seni kovarım bu hastaneden uyarmadı deme sakın!
Bahar;
-Ben sana yakın mıyım ki uzak durayım. Zaten uzağız biz seninle, kendi kendine gelin güvey olma boş yere. Ben affedilecek bir şey yapmadım ki beni affedesin. Özür dilemek erdemdir dedim özrümü de diledim. Asıl ben seni affetmeyeceğim!
Hiç bir zaman asla affetmeyeceğim seni! Beni çağıran sensin bir de bana benden uzak dur diyende sensin pes doğrusu pes! diye öfkeyle sesini yükseltti Bahar. Hoş doktorda zaten ondan aşağı kalmamıştı. Başka bir şey söylemeden odadan çıkıp beyin cerrahi servisine gitti işine kaldığı yerden devam etmeye başladı. Çalışıyordu ama içi yine öfke ve nefretle dolmuştu.
Bu dengesiz ne sanıyordu acaba kendini sanki ona sarkmış yada taciz falan etmiş gibi tehditvari sözler söylüyordu. Ruhen ve beyin olarak da kendini o kadar yorgun hissediyordu ki kendini işe vermeye çalıştı. Gece olunca yatağına uzandı. Düşüncelere daldı;
Çocukken oyun arkadaşlarına kızdığında bütün gücüyle iki eliyle onları itip yere düşürürdü. Doktoru da iki eliyle tüm gücüyle itip düşürmek istiyor ve sonrada yere düşürdüğü doktorun yanına diz çöküp ellerini tutup parmaklarını tek tek öperek içindeki sızıyı dindirmek istiyordu. Bir insan nasıl aynı anda hem yara, hem merhem olabilirdi aklı almıyordu.
Hatta bazen doktoru küçük parçalara bölüp sonra denize atıp balıklara yem yaptığını düşünüyordu. Yada bir kibrit çakıp doktoru yakmayı sonrada küllerini uzay boşluğuna attığını hayal ediyordu. Sonra öfkeyle, nefretle kurduğu bu hayallerden, sol yanına dokunduğunda o sızıyı hissettiğinde sıyrılıp gerçeğe dönüyordu. Bazı geceler saçlarında doktorun elleriyle uyuyor hatta bazı geceler doktor rüyalarının başrol oyuncusu oluyordu. Hiç bir zaman aşk denilen duyguya inanmamıştı. Belki bu yüzden artık doktorun ona Allah tarafından verilmiş bir ceza olduğuna inanmaya başlamıştı.
Beyin cerrahi bölümünde günler rutin bir şekilde sürüp gidiyordu.Öyle kayda değer bir sorun yada tartışma falan yaşanmıyordu.Bahar doktorun hala kendine yardımcı bulamadığını öğrenince biraz düşündü ve belki bir yardımım olabilir diye doktorla konuşmaya karar verdi. Doktoru serviste görünce mesafeli bir şekilde konuşmaya başladı.;
-Doktor bey, hala yardımcı bulamamışsınız duyduğum kadarıyla yeni birini alana kadar isterseniz ben size yardım edebilirim. Maaşlı değil gönüllü olarak yardım edeceğim. Sonuçta sizi yarı yolda bıraktım. Siz de kabul ederseniz hemen başlayabilirim. Ben olaya profesyonel bakmaya çalışıyorum yani bu sadece bir iş o yüzden iyi düşünün derim. Doktor cevap vermedi ve yürüdü gitti.
Aradan üç gün geçti. Doktor Bahar'ı odasına çağırttı.;
-Bahar sen gittiğinden beri işler bayağı birikti. Sana zahmet düzenle şu biriken işleri, dedi. Bahar neşeyle;
-Tamam doktor bey, elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz. Bahar, doktorla sadece iş konusunda konuşuyor başka muhabbetlere girmiyordu. Doktorun varlığı ona yetiyordu. Konu iş yada başka bir şey olsun hiç önemli değildi. Daha fazlasını beklemiyordu onunla aynı havayı solumak, aynı ortamda bulunmak bunun dışında bir şey istemiyordu. Bu bağımlılık olmuştu onun için tıpkı nefes almak gibi.
************
**********
*******
***
Bahar ise doktorun sessizliğinin hayra alamet olmadığını düşünüyordu. İçinde bir sıkıntı vardı ve patlayacakmış gibi hissediyordu. Aradan bir ay gibi bir zaman geçmişti. Bir sabah Bahar'ın hazırladığı randevu listesini hemşirenin biri kendi kafasına göre değiştirmiş.
Bahar hemşireyle kısa bir tartışma yaşamıştı.Doktorun randevu listesiyle o ilgileniyordu ve başka birinin karışmasından çok rahatsız olmuştu. Doktor odasına gelince içeri girip olan biteni anlattı ve doktordan hemşireyle konuşmasını rica etti.
Doktor beklemediği bir tepkiyle bağırmaya başladı;
-Karışmışsa ne olmuş, düzeltmiş işte ne güzel. Ne var bunda büyütecek olay çıkaracak? Ben bu hastanede olay istemiyorum kaç kere daha söyleyeceğim?
Bahar hiç bir şey söylemeden doktorun odasından dışarı çıktı ve kendi masasına oturdu. Gözleri şimşek çakıyordu zor tutuyordu kendini. İçeri girip doktorun yüzüne bağırmamak için. Ya sabır, diyordu ya sabır! diyerek yerine oturdu. Birazdan hastalardan biri geldi ve doktorun odasına girdi. Bayan hasta bir saat içeride kaldı. Bahar içeriden gülme seslerini duyabiliyordu.İçten içe sinir olmaya başlamıştı. Suratsız doktor işine gelince gülüyor işine gelmeyince surat asıp ortalarda öyle geziyordu. İçine tuhaf bir kıskançlık duygusu girdi. Zaten bir saat önceki olay iyice şalterlerini attırmıştı bu içeriden gelen gülüşme sesleri iyice çileden çıkarmıştı onu.
Eline bir kağıt aldı ve ani bir kararla istifa mektubunu yazmaya başladı. Az sonra bayan hastada gülerek odadan çıktı. Bahar elinde istifa mektubuyla odaya girdi;
Doktor;
-Şu an işim var çıkmam gerekiyor varsa bir konu yarın söylersin dedi.
Bahar;
-Fazla zamanınızı almayacağım doktor bey, buyurun istifa mektubum. İstifa ediyorum ve şimdi çekip gidiyorum, diyerek istifa mektubunu doktorun masasına bırakıp yüzüne bile bakmadan kapıyı çekip odadan çıktı.
...
-Karışmışsa ne olmuş, düzeltmiş işte ne güzel. Ne var bunda büyütecek olay çıkaracak? Ben bu hastanede olay istemiyorum kaç kere daha söyleyeceğim?
Bahar hiç bir şey söylemeden doktorun odasından dışarı çıktı ve kendi masasına oturdu. Gözleri şimşek çakıyordu zor tutuyordu kendini. İçeri girip doktorun yüzüne bağırmamak için. Ya sabır, diyordu ya sabır! diyerek yerine oturdu. Birazdan hastalardan biri geldi ve doktorun odasına girdi. Bayan hasta bir saat içeride kaldı. Bahar içeriden gülme seslerini duyabiliyordu.İçten içe sinir olmaya başlamıştı. Suratsız doktor işine gelince gülüyor işine gelmeyince surat asıp ortalarda öyle geziyordu. İçine tuhaf bir kıskançlık duygusu girdi. Zaten bir saat önceki olay iyice şalterlerini attırmıştı bu içeriden gelen gülüşme sesleri iyice çileden çıkarmıştı onu.
Eline bir kağıt aldı ve ani bir kararla istifa mektubunu yazmaya başladı. Az sonra bayan hastada gülerek odadan çıktı. Bahar elinde istifa mektubuyla odaya girdi;
Doktor;
-Şu an işim var çıkmam gerekiyor varsa bir konu yarın söylersin dedi.
Bahar;
-Fazla zamanınızı almayacağım doktor bey, buyurun istifa mektubum. İstifa ediyorum ve şimdi çekip gidiyorum, diyerek istifa mektubunu doktorun masasına bırakıp yüzüne bile bakmadan kapıyı çekip odadan çıktı.
...
Çantasını kaptığı gibi hiç oyalanmadan hastaneden çıktı. Dışarıda yağmur çiselemeye başlamıştı. Biraz yürümeye karar verdi. Çok dolmuştu içi daha fazla tutamadı gözyaşlarını, bıraktı çiseleyen yağmura.
Uğraşamam böyle hastalıklı insanlarla, biraz daha kalsam kafayı yiyecektim.Yok yok uzak durmak lazım böyle kendini bir şey zanneden ukala, güven vermeyen insanlardan mümkün oldukça uzaklaşmak lazım! diye içinden geçirdi. Gitmeyecekti bir daha o hastaneye o dengesiz, suratsız doktoru da görmeyecekti bir daha. Saatlerce çiseleyen yağmurun altında yürüdü ve hava kararmaya başlayınca evin yolunu tuttu.
Bahar yeni bir iş arayışına girmişti. Hiç durmadan kendine uygun bir iş aramakla meşguldü. Gönüllü yapılabilecek işleri de arada gözden geçiriyor uygun bir şey bulurum belki diye o seçeneği de bir kenarda tutuyordu. Gazete ilanlarına bakarken bir ilan gördü ve altını çizmek için çantasından kalem almaya çalışırken yere bir katvizit düştüğünü fark etti. Kartviziti eline aldığında doktorun kartviziti olduğunu anladı.
Bir an midesinde bir sızı hissetti. Doktoru ne kadar çok özlediğini onun isminin yazılı olduğu kartviziti gördüğünde daha iyi anlamıştı. Parmağıyla doktorun yazılı ismini okşadı. Karar verdi ertesi sabah hastanenin karşısındaki kafeye gidip doktoru görmek için onun geliş saatini bekleyecekti. Sabah olunca sanki bayram sabahına hazırlanır gibi özenle hazırlanıp evden çıktı.
Kafeye pencereye yakın bir yere oturup beklemeye başladı. Doktorun arabası az ilerde durdu. Doktor kendinden emin bir halde arabasından indi. Yüzü kafeye dönüktü. Bahar'ın o an sanki yüreğinden yüzlerce kuş kanat çırparak gökyüzüne havalanmıştı. Garip bir sevinç kapladı içini. ''Çok özlemişim seni çok, seni görünce daha da arttı bu özlemim'' diyordu içinden. Artık anlamıştı ki bu suratsız doktoru görmeden yapamayacaktı bundan sonra. Özlem içinde bir sızıya döndüğünde koşup gidiyordu uzaktan da olsa doktoru görmeye ve böyle tam 2 ay geçti. Sonunda içindeki o adını koyamadığı güç galip geldi ve tekrar hastaneye gidip gönüllü çalışmaya karar verdi. Doktorun kızacağını biliyordu. Çünkü istifa mektubunu verip açıklama yapmadan hemen hastaneden ayrılmıştı. Her şeyi göze almıştı artık. Kızsa da sorun etmeyecekti. Zaten bağışıklık kazanmıştı doktorun olumsuz davranışlarına ve onu yerden yere vurmasına alışmıştı artık.
Beyin cerrahi bölümünde her zaman ki gibi hastalarla moral amaçlı sohbet ederken birden doktor geldi. Göz göze geldiler doktor hastaların hatırını sorup odadan çıktı. Bahar sanki orada yokmuş gibi davranıyordu.''Havan batsın'' dedi içinden Bahar. Peşinden koşar adımlarla doktorun odasına kadar gitti. Doktor suskun bir şekilde ona bakıyordu.
Bahar sakin bir ses tonuyla;
-Doktor bey, ben yeniden gönüllü olarak sizin beyin cerrahisi bölümünde çalışmaya başladım. Merak etmeyin sorun çıkarmaya niyetim yok sadece işimi yapacağım. Sizi de hiç bir şekilde rahatsız etmeyeceğimden emin olabilirsiniz. Her insan hata yapabilir ben de bazı hatalar yaptım bunun için sizden özür diliyorum. Söz veriyorum aynı hatalar bir daha olmayacak, dedi.
Doktor cevap vermedi. Kalktı odadan çıkıp gitti. Bahar derin bir nefes aldı artık onun bu hastalıklı davranışlarına fazla takılmamaya çalışacaktı. ''Duvar'' işte ne söylesen boş dedi kendi kendine.
Hiç bir şey olmamış gibi yeni bir sayfa açan Bahar sadece işiyle ilgileniyor kimseye kulak asmıyordu artık. Doktordan uzak duruyordu ama onu her seferinde onu gördüğünde içinde garip bir sızı hissediyordu.
Ertesi gün, Beyin cerrahi bölümünde görevli hemşire yanına gelip;
-Bahar hanım doktor bey sizi odasına çağırdı, dedi. Bahar peki diyerek doktorun odasına gidip kapıyı tıkladı. Doktor girin deyince sakin bir şekilde içeriye girdi.
Doktor;
-Seni affetmedim henüz bunu aklından çıkarma! Benden uzak dur! Ayağını denk al bu hastanede yoksa seni kovarım bu hastaneden uyarmadı deme sakın!
Bahar;
-Ben sana yakın mıyım ki uzak durayım. Zaten uzağız biz seninle, kendi kendine gelin güvey olma boş yere. Ben affedilecek bir şey yapmadım ki beni affedesin. Özür dilemek erdemdir dedim özrümü de diledim. Asıl ben seni affetmeyeceğim!
Hiç bir zaman asla affetmeyeceğim seni! Beni çağıran sensin bir de bana benden uzak dur diyende sensin pes doğrusu pes! diye öfkeyle sesini yükseltti Bahar. Hoş doktorda zaten ondan aşağı kalmamıştı. Başka bir şey söylemeden odadan çıkıp beyin cerrahi servisine gitti işine kaldığı yerden devam etmeye başladı. Çalışıyordu ama içi yine öfke ve nefretle dolmuştu.
Bu dengesiz ne sanıyordu acaba kendini sanki ona sarkmış yada taciz falan etmiş gibi tehditvari sözler söylüyordu. Ruhen ve beyin olarak da kendini o kadar yorgun hissediyordu ki kendini işe vermeye çalıştı. Gece olunca yatağına uzandı. Düşüncelere daldı;
Çocukken oyun arkadaşlarına kızdığında bütün gücüyle iki eliyle onları itip yere düşürürdü. Doktoru da iki eliyle tüm gücüyle itip düşürmek istiyor ve sonrada yere düşürdüğü doktorun yanına diz çöküp ellerini tutup parmaklarını tek tek öperek içindeki sızıyı dindirmek istiyordu. Bir insan nasıl aynı anda hem yara, hem merhem olabilirdi aklı almıyordu.
Hatta bazen doktoru küçük parçalara bölüp sonra denize atıp balıklara yem yaptığını düşünüyordu. Yada bir kibrit çakıp doktoru yakmayı sonrada küllerini uzay boşluğuna attığını hayal ediyordu. Sonra öfkeyle, nefretle kurduğu bu hayallerden, sol yanına dokunduğunda o sızıyı hissettiğinde sıyrılıp gerçeğe dönüyordu. Bazı geceler saçlarında doktorun elleriyle uyuyor hatta bazı geceler doktor rüyalarının başrol oyuncusu oluyordu. Hiç bir zaman aşk denilen duyguya inanmamıştı. Belki bu yüzden artık doktorun ona Allah tarafından verilmiş bir ceza olduğuna inanmaya başlamıştı.
Beyin cerrahi bölümünde günler rutin bir şekilde sürüp gidiyordu.Öyle kayda değer bir sorun yada tartışma falan yaşanmıyordu.Bahar doktorun hala kendine yardımcı bulamadığını öğrenince biraz düşündü ve belki bir yardımım olabilir diye doktorla konuşmaya karar verdi. Doktoru serviste görünce mesafeli bir şekilde konuşmaya başladı.;
-Doktor bey, hala yardımcı bulamamışsınız duyduğum kadarıyla yeni birini alana kadar isterseniz ben size yardım edebilirim. Maaşlı değil gönüllü olarak yardım edeceğim. Sonuçta sizi yarı yolda bıraktım. Siz de kabul ederseniz hemen başlayabilirim. Ben olaya profesyonel bakmaya çalışıyorum yani bu sadece bir iş o yüzden iyi düşünün derim. Doktor cevap vermedi ve yürüdü gitti.
Aradan üç gün geçti. Doktor Bahar'ı odasına çağırttı.;
-Bahar sen gittiğinden beri işler bayağı birikti. Sana zahmet düzenle şu biriken işleri, dedi. Bahar neşeyle;
-Tamam doktor bey, elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz. Bahar, doktorla sadece iş konusunda konuşuyor başka muhabbetlere girmiyordu. Doktorun varlığı ona yetiyordu. Konu iş yada başka bir şey olsun hiç önemli değildi. Daha fazlasını beklemiyordu onunla aynı havayı solumak, aynı ortamda bulunmak bunun dışında bir şey istemiyordu. Bu bağımlılık olmuştu onun için tıpkı nefes almak gibi.
************
**********
*******
***