GÖNÜL KAPINDA BEKLERKEN

İletişim için tıklayın!

 

Merhaba sevdiğim,

Uzun zamandır gönül kapında sabırla bekliyorum; kapıyı açmanı ve beni içeri almanı… Sana her zaman ruhunu gördüğümü söyledim. Evet, ruhunu gördüğüm için ruhuna, kalbine ve zihnine aşık oldum. Ben seni gördüğüm gibi bilmek de istiyorum. Senin ruhunu, kalbini bilmek, seni tanımak istiyorum. Şu an seni tanıyorum ama ruhunun ve gönlünün de kapılarını bana açmanı bekliyorum.

İnsanın bir dışarıdan görünen tarafı vardır, bir de kimseye göstermediği iç dünyası. Sen nasıl benim iç dünyama şahitlik ettiysen, ben de senin, iç dünyana beni almanı istiyorum. Ben sana her konuda sonuna kadar güveniyorum. Sen de bana ilk defa, sekiz sene sonra güvendiğini söyledin. Bu benim için çok kıymetliydi.

Bana içini açmak için üstlerinden, birilerinden izin almak zorunda değilsindir, umarım. Sen yetişkin bir insansın. Senin ruhun da benim ruhum gibi. Özgür bir ruha sahipsin sen de. Ben senden edebi şiirler ya da hikayeler, aşk mektupları falan beklemiyorum zaten. İlla büyük cümleler kurmana, süslü kelimeler kullanmana gerek yok. Sadece kalbin ne söylüyorsa onu yazarsın. Uzun uzun kendini, ruhunu, hayallerini, umutlarını, çocukluğunu, gençliğini, sevdiğin, sevmediğin şeyleri, arızalı yanlarını anlatabilirsin. İç dünyanda kopan fırtınaları yazabilirsin. Seni üzen şeyleri paylaşabilirsin. 

Eğer içinde bana karşı bir duygun varsa bundan utanma. Bir şey söylemek zorunda değilsin. Ama hissetmiyor muyum zannediyorsun? Bana çok değer verdiğini biliyorum. Seni benim sevdiğim gibi kimse  sevemez. Sana şiirler, hikayeler, adına mektuplar yazılmayacak benden sonra. Ölene kadar kalbinde taşıyacaksın sana hissettiğim bu sonsuz aşkı. Önemli olan yaşarken kıymet bilmek. Ben yaşarken senin kıymetini biliyorum. Duygularımı seninle korkusuzca paylaşıyorum.

Kim istemez ki böyle eşsiz, tertemiz bir duyguyla, aşkla, sevgiyle sevilmeyi? Kim istemez ki adına şiirler yazılmasını, yazılan hikayelerin baş kahramanı olmayı? Şahsen ben hiç böyle sevilmedim bu yaşıma kadar. İster miydim böyle bir aşkla sevilmeyi? Evet, isterdim ama istemekle olmuyor işte böyle güzellikler. Ben sadece önce içine, kalbine dönüp bakmanı istiyorum. Hacı Bektaş Pirin dediği gibi ''Ne ararsan önce kendinde arayacaksın.''

Sessizce yazdıklarımı okuyorsun, saygıyla. Peki, okurken ne hissediyorsun? Bunu hiç sordun mu kendine? Okuduğun mektuplar, şiirler, hikayeler, benim aşkım seni mutlu ediyor mu? Benim sevgim, ilgim, seni motive ediyor mu?  İçinde kıpır kıpır bir his var mı? Dön de bak, bir kendi içine. Lütfen bunları sor kendine. Eğer içinde bir duygu varsa, bunu önce kendine itiraf et, benim yaptığım gibi. Çünkü inkâr etmek hiçbir işe yaramıyor. Sonra o duyguya sımsıkı sarıl sen de, benim gibi. 

Seni hiçbir şeye zorlamak istemiyorum. Eğer beni iç dünyana alacaksan, bunu kendin istediğin için yapmanı istiyorum. Bana ruhunun, kalbinin kapısını kendi isteğinle aç istiyorum. Çünkü ben de öyle yaptım. Kendim istediğim için seni iç dünyama aldım. Gerçek benliğimi gösteriyorum sana. Benim de seni bilmeye, iç dünyanı tanımaya ihtiyacım var.

Senin iç dünyan hakkında sormak istediğim çok şey var. İçimde biriktirdiklerim iletişimsizlik yüzünden hep cevapsız kalıyor. Bu soruları sormayı, seni daha çok tanımayı çok isterdim. Mesela çocukluğunda seni en çok mutlu eden bir anı, gençliğinde hayalini kurduğun şeyler, sevdiğin ya da sevmediğin alışkanlıklar… Bunları bilmek benim için o kadar kıymetli ki.

Ama bu tamamen sana bağlı. Hiçbir şey söylemek ya da paylaşmak zorunda değilsin. Ne zaman kendini hazır hissedersen, ben buradayım. Sana yazdığım her şey, sadece seni tanımak ve anlamak isteğimden ibaret.

Kelimelerimle, cümlelerimle ruhuna, kalbine, zihnine sarılıyorum. Sen bana çok az yazıyorsun, ama inan bana, o azıcık cümlelerin bile beni kucaklıyor. Yazdığın her kelime, kalbime bir kuş gibi kanat çırptırıyor. Sen bana yazınca elim ayağım titriyor, birbirine dolaşıyor. Heyecandan ne yazacağımı şaşırıyorum zaman darlığından. :) Herkesin sevgisini ifade etme biçimi farklıdır. Sen mesafelisin bana, ama ben içindeki samimiyeti, yakınlığı ve sıcaklığı, şefkati hissediyorum. Sabırla bekliyorum yıllardır. Ne gönül kapından kovuyorsun, ne de kapıyı açıp, elimden tutup beni içeri alıyorsun. Öylece kaldım gönül kapında, beni içeri almanı bekliyorum hala.

İnan, ömrüm yettiği sürece de beklerim. Bir gün gönül kapını açıp, ruhumun elinden tutarak beni içeri alırsın ve “Hoş geldin” diyerek ruhumu sımsıkı kucaklarsın belki. Ama o gün gelmese bile, bu sevgiyi içimde taşımaktan ve bu sevgiyi büyütmekten asla vazgeçmeyeceğim. 

Hacı Bektaş Pir demiş ya ''Gönül büyük bir şehirdir. Yüce Tanrı arşa değin neyi yarattıysa o şehirde o vardır, o şehre sığar'' diye. Vatan aşkını, önceliklerini biliyorum. Kendini, bu ülkeye ve Türk milletine adadığını da biliyorum. Onları o kocaman gönlüne aldığın gibi, beni de alabilirsin istersen. Bir gün gönül kapını açmaya karar verirsen, bana ulaşabileceğin mailimi, blogumun iletişim sayfasına ekliyorum. Ne zaman istersen bana yazabilirsin. 

Sevgiyle kal...


28 Kasım 2024--Saat:12:30

Perşembe

BAHAR

"Güzel günler sana gelmez,sen onlara yürüyeceksin."Mevlana

Yorum Gönder

Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.

Daha yeni Daha eski