ARKEOLOJİK AŞK 1. BÖLÜM

İletişim için tıklayın!

Anadolu’nun küçük bir köyünde arkeolojik bir kazı yapılıyordu. Arkeologlar  eski toprak kaplar ve ilginç mutfak eşyaları çıkarıyorlardı toprağın altından. Kazıda çalışan öğrencilerden biri hocasına seslendi heyecanlı bir şekilde:

-Hocam burada birbirine sarılmış iki iskelet var. Gelip bir bakar mısınız? Hoca o tarafa yöneldi ve  öğrencisinin kazdığı yere baktı. Birbirine sarılı bir şekilde iki iskelet toprağın içinde  öylece duruyordu. Öğrencilerine dönerek:

-Çocuklar  zannediyorum ki bu iskeletler hangi döneme ve kime aitse yaşarken gömülmüş bunlar  buraya. Zarar vermeden çıkaralım da karbon testiyle kaç yıllık olduklarını öğrenelim bakalım. Yakın zamana aitse belki köyde yaşayan yaşlılardan bilgi alabiliriz bu konuda, dedi.

Öğrencilerinden  Damla çok etkilenmişti bulunan bu iskeletlerin görüntüsünden. Akşam üzeri kazıya paydos dediklerinde köyde kaldıkları eve doğru yola çıktılar. Bu kazıya başladıklarından beri köylüyle içli dışlı olmuşlardı. Köyde herkes onlara yardımcı olmak için birbirleriyle yarışıyorlardı. Köyde 98 yaşında bir teyze vardı. Damla ara sıra onunla karşılaşıyordu. Ayaküstü sohbet ediyorlardı bazen. Damla hızlı hızlı akşam yemeğini yiyip  Emine teyzenin evine gitmek için aceleyle çıktı evden.

Emine teyzenin kapısına geldiğinde hava da kararmak üzereydi. Emine teyze yüzündeki derin çizgilerle  tebessüm ederek açtı kapıyı.

-Buyur kızım hoş geldin, dedi Damla’ya.
-Sağol Emine teyze hoşbuldum.
-Hayırdır kızım bir şeye mi ihtiyacın var. Sen hiç gelmezdin evime.
Damla kadının yüzüne gülümseyerek baktı ve:
-Teyzecim, sen bu köyde mi yaşıyorsun çocukluğundan beri?
-Evet kızım! Sadece ben değil tüm ailem bu köyde doğdu yaşadı ve öldü, dedi.
Damla:
-Bu köyde hiç birlikte gömülen çift oldu mu? Yani evli yada bekar farketmez. Sen şahit oldun mu böyle bir olaya?

Emine teyzenin yüzü hüzünle aşağı düştü. Kısa bir süre derin bir sessizlik oldu odada.

-Kızım ne diyeyim ben şimdi sana?
-Emine teyzecim ne biliyorsan anlat bana. Bugün yaptığımız kazı alanında birbirine sarılmış iki insanın iskeletlerini bulduk. Bir hikayeleri olduğundan eminim. Hocamız  kaç yıllık olduklarını anlamak için test yaptıralım dedi. Ben sizin yaşınızdan dolayı bir şeyler bilebileceğinizi düşündüm o yüzden size gelip sormak istedim.

İhtiyar kadın düşünceli bir şekilde Damla’ya bakıyordu. Derin bir iç çekti ve konuşmaya başladı:

-Yıllar önce ben 10 yaşındayken, köyde abla diyerek peşinde dolandığım Sirena isminde bir genç kız vardı…


*******

*****

***


Ailesi Sirena'yı kendinden yaşça büyük biriyle nişanlamıştı. Yüzü gülmeyen, gözleri solgun bakan genç kızın içinde fırtınalar kopuyordu. Yüzü hiç gülmüyordu. Ama derdini kimseye anlatamıyordu. Baba ataydı baba sözünün çiğnendiği ne zaman görülmüştü ki? Peki ya ben diye düşündü. Benim hiç mi hakkım yok! Kendim için bir şeyler istemeye ? Babam mutlu, annem mutlu, nişanlım demeye bile dilim varmıyor. O adam mutlu! Peki ya ben?


Düğünün olmasına 5 ay gibi bir zaman vardı. Sirena ne yapacağını bilemez bir halde, bir çıkış yolu arıyordu kendine. Nişanlandığı adamı her gördüğünde kaçmak istiyordu. Çok uzaklara gitmek ve o adamın yüzünü bir daha görmemek. Daha 20 yaşında gencecik bir kızdı. Nişanlısı olacak adam nerdeyse babasıyla yaşıt gibi bir şeydi. O adamın karısı olacağı düşüncesi beynini kemirip duruyordu.

Bir gün evlerinin karşısında bulunan okula yeni bir öğretmen tayin edildiğini duydu. Kasabada herkes bunu konuşuyordu. Kasabaya her yeni gelen insan herkeste merak uyandırırdı. Birkaç gün sonra okulun önünden geçerken birden donakaldı. Karşısında bir çift yeşil göz ona bakıyordu. Yüreğinde bir şeyler kıpırdadı. İçi içine sığmıyordu. Kim bu diye düşünürken bir el uzandı ona doğru.
-Merhaba ben Seyduna bu okula yeni tayin oldum.
Sirena sadece bakıyordu konuşamıyordu.
- Ben, ben Sirena hoş geldiniz. Hayırlı olsun diyebildi. Sonra koşar adımlarla eve doğru ilerledi. Gece olduğunda Sirena yeni öğretmeni düşünmekten uyuyamadı. Uzun boylu yeşil gözlü ne hoş bir adamdı diye düşünmeden edemedi. Hele de o bakışları sanki o gözlerde yolunu kaybetmişti.

Hiç uyumadan sabah oldu. Hemen pencereye koştu. Okulun kapısı evlerinden çok iyi görünüyordu. Perdenin arkasında Seyduna’nın gelmesini beklemeye başladı.
Az sonra beklediği okulun kapısında belirdi. Ona bakarken içinin ona doğru aktığını hissetti.
Bu duygu neydi anlayamıyordu. Daha önce hiç böyle olmamıştı. Hiç bir erkeğe böyle hayranlık duymamıştı. Böyle şeyler hissetmek yakışıkalmaz diye öğretilmişti Sirena'ya. Bir kadın sadece evlendikten sonra kocasını sevmek zorundaydı. Bekarken  sevmek de neymiş diyordu annesi her zaman.

Sirena okulun kapanış saatini sabırsızlıkla bekleme başladı. Hazırlandı onunla yeniden karşılaşabilmek için dışarı çıktı. Okulun önünden geçti fakat o ortalarda yoktu. Tam ilerlerken peşinden biri seslendi:
-Sirena beni mi bekliyordun?

Sirena kızardı, bozardı ne diyeceğini bilemedi. Kalbi yerinden çıkacaktı sanki.
- Yok beklemiyordum başka işim var oraya gidiyordum, dedi.
Seyduna:
-Sirena hiç iyi yalan söyleyemiyorsun, diyerek gülümsedi. Biraz konuşalım mı seninle ne dersin?

Bu soruyu duyunca birden ürperdi aklına babasının söyledikleri geldi. Nişanlı olduğu gerçeğini bir kenara bırakması imkansızdı. Seyduna'ya cevap vermeden koşar adımlarla oradan uzaklaştı.

Sirena, Seyduna'yı düşünmeden edemiyordu artık. Bazen bakışları dalıp gidiyor. Gözleri nemleniyordu. Yemek yiyemiyordu. gülemiyordu. Düğün tarihi gün geçtikçe yakınlaşıyordu.
Artık Seyduna ile karşılaşmaması gerekiyordu. Onu gördüğünde dünyayı unutuyordu.
Bu duygu genç kızın esir almıştı. Ne yapacağını bilemez bir halde köşeye sıkıştığını hissediyordu.

Bir gün annesi onu uzak bir akrabasına bir şey almaya yolladı. Yolda giderken yine o sesi duydu:
-Sirena neden benden kaçıyorsun? Seninle konuşmamız lazım, dedi.

Sirena:
-Ne söyleyeceksen söyle işim var gitmem gerekiyor, dedi.
-Sirena inat etme gel bir yerde konuşalım sana söyleyecek önemli şeylerim var.
Birbirlerinin gözlerine bakmaktan kendilerini alamıyorlardı.
Sirena:
-Ben nişanlıyım Seyduna. Eğer seninle konuştuğumu gören olursa yok ederler beni, dedi.


********

******

****






BAHAR

"Güzel günler sana gelmez,sen onlara yürüyeceksin."Mevlana

Yorum Gönder

Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.

Daha yeni Daha eski