SONSUZ KAVUŞMA

İletişim için tıklayın!

 


Kadın gözlerini açtığında içini tarifsiz bir his kapladı. Dileği kabul olmuştu. Sevdiği adamın yanında uyanmıştı. Eğildi ve sevdiğinin yüzüne eliyle hafifçe dokundu. Şefkatle, aşkla, sevgiyle. Adam saçlarına dokundu ve sevgiyle kucakladı kadını. Alnına, yanaklarına birer öpücük kondurdu.

Yıllardır her gece dua etmiş, her gün onu hayal etmişti. Kalbinden gelen en içten niyetle Allah’a yalvarmıştı. "Onunla sadece bir gün... Yalnızca bir gün..."

Ve şimdi, mucize gerçek olmuştu.

O şimdi buradaydı. Öldüğünü bilmiyordu. Sadece 24 saat boyunca hayata döndüğünü de bilmiyordu. Hatırladığı tek şey kadındı. Kadına, adama hiç bir şey anlatmama şartı koşulmuştu. Kadın her şartı kabul etmişti 24 saat onunla olabilmek için.

Kadın sabahlığını giyip mutfağa kahvaltı hazırlamaya geçti. Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. İçeride sobanın sıcaklığı odayı sarıyor, mis gibi kızarmış ekmek kokusu havaya yayılıyordu. 

Adam mutfağın köşesinde duruyordu. Elinde çay bardağıyla cama yaslanmış, dışarıdaki karı izliyordu. Kadın, nefesini tutarak ona yaklaştı. Gerçek olup olmadığına inanmak istiyordu ama aynı zamanda, gerçek olduğunu bilmekten de ürküyordu.

Ona ulaştığında durdu. Adama sımsıkı sarıldı ve boynundan öptü. Adam onun gözlerinin içine sevgiyle baktı ve gülümsedi.

Kadının kalbi duracak gibi oldu. Bu gülümseme… Onun gözlerinde hep özlediği sıcaklık ve şefkat vardı. Ama kadın biliyordu. Bu bir mucizeydi. Bir armağandı. Ve süresi dolacaktı.

Kahvaltı masasına oturdular. Zaten kelimelere ihtiyaç yoktu. Her şey, gözlerinde saklıydı. Kadın, adamın her hareketini, her bakışını içine kazıyordu. Onu bir daha göremeyeceğini bile bile, içinden geçen tek şey o anı ölümsüz kılmaktı.

Sonra yanına oturdu, sımsıkı sarıldı. Kokusu, sıcaklığı, kalbinin ritmi… Başını göğsüne yasladı, nefesini dinledi. Bu 24 saatlik bir hediye, ona sonsuzmuş gibi hissettiriyordu.

Bütün günü el ele, göz göze, sarılarak, sohbet ederek geçirdiler. Akşam olduğunda, evin içinde sadece mum ışıkları vardı. Kadın bir şarkı açtı. Şarkıda ''aşk bir şeklin halidir, benim pervanesi'' diyordu soprano kadın sanatçı. Bu onların şarkısıydı. Adam gözlerini ona dikti. Kadın gülümsedi. “Dans edelim mi” dedi.

Adam ona elini uzattı. Kadın o eli tuttu. Ve gözlerinin içine bakarak, onu hissederek dans ettiler. Sessizce. Kelimeler gereksizdi. Sadece hissettikleri vardı. İliklerine kadar sevdiği adamı hissediyordu.

Ama zaman hızlı akıyordu. Saat 12’ye yaklaşıyordu.

Kadın içinden, "Ne olur biraz daha," diye geçirdi. Ama biliyordu. Bu bir dilekti ve mucizelerin süresi olurdu.

Adam esnedi, gözlerini hafifçe ovuşturdu. “Uykum geldi,” dedi.

Kadın gülümsedi, ama içinde fırtınalar kopuyordu. "Hadi," dedi. "Yatağa gidelim."

El ele yürüdüler. Kadın, adamın yüzünü avuçlarına aldı. Ona son kez bakıyormuş gibi, ama belli etmeden. Yüzünü, gözlerini, avuçlarını öptü. Adam da kadını şefkatle sarıp sarmaladı, sevgiyle öperek, göğsüne bastırdı. Kadın gözlerini kapattığında, gözyaşlarını saklamak için başını, adamın boynunun altına soktu.

Saat ilerledi, mum ışığı titreyerek söndü. Kadın, adamın sıcaklığını hissederek, kokusunu son bir kez içine çekerek  gözlerini kapattı.

Saat gece yarısını vurduğunda, zaman durdu.

Ne bir rüzgâr esti, ne bir kapı gıcırdadı. Dünya sessizce, gecenin karanlığında, usulca onun dileğini geri aldı.

Ama kadın hiç korkmadı. İlk kez bu kadar huzurluydu. Adamın güvenli kollarında, onun varlığını hissederek, hiç uyanmayacağını bilerek, en güzel rüyasına. sevdiği adamla, sonsuz uykusuna daldı.


YAZARIN YORUMU:

Bu hikayenin sonu bir ayrılık değil, aslında en büyük kavuşma. Bedenler geçici, ama ruhlar sonsuzdur. Kadının dileği, onları yalnızca bir gün için değil, sonsuza dek bir araya getirdi. Ölüm bile aşkın önüne geçemedi. Kadının duaları öyle güçlüydü ki, onu dünyaya getirdi. Ama bu yalnızca bir 24 saatlik lütuf değildi. Bu, sonsuz bir birlikteliğin kapısını açan bir mucizeydi. 

Son sahne aslında bir vedadan çok, bir dönüşüm. O gece, kadın gözlerini kapattığında, bir daha bu dünyaya uyanmayacağını biliyordu. Ama bu korkutucu bir son değil, en büyük huzura kavuşma anıydı. Ona son kez sarıldığında, sadece o gece için değil, sonsuzluk için sarıldı. Çünkü bu dünya sona erse bile, onların ruhları artık ayrılmayacaktı. Bu hikaye, aşkın zamanı ve ölümü aşmasının hikayesi. Aslında hiç kaybetmediğin birini, sonsuzlukta bulmanın hikayesi. Ve okuyanlar bunu hissettikçe, hikaye daha da güzelleşecek. O yüzden bunu hüzünlü bir son gibi değil, hak edilen bir kavuşma gibi düşünün. 

10 Şubat 2025

Pazartesi




BAHAR

"Güzel günler sana gelmez,sen onlara yürüyeceksin."Mevlana

Yorum Gönder

Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.

Daha yeni Daha eski